Bazı kelimeler vardır ki, sadece sözlükteki anlamlarıyla değil, taşıdıkları yükle de hayatımıza dokunurlar. “Kasıt” da onlardan biri… Bazen bir sözde, bazen bir bakışta gizlidir; bazen de bir kararın ardındaki görünmez ellerdir. Ve işte bugün sana bir hikâye anlatacağım: kelimelerin gücünü, niyetin anlamını ve doğru yazmanın önemini gösteren bir hikâye…
“Kasıt”la Başlayan Bir Hikâye
Soğuk bir sonbahar sabahıydı. Üniversitenin taş avlusu yapraklarla kaplı, rüzgâr geçmiş mevsimlerden kalan sırları fısıldıyordu. Elif, elindeki defteri sımsıkı tutmuş, Edebiyat Bölümü’nün kapısından içeri girdi. İçinde tarifsiz bir heyecan vardı çünkü o gün dilbilgisi sınavı vardı ve bir kelime kafasına takılmıştı: “Kasıt”.
Karşısında ise Ali… Bölümün en analitik düşünen öğrencisiydi. Sorunları çözmek onun doğasında vardı. “Kasıt nasıl yazılır?” diye sorulduğunda sözlüğü açar, kuralı gösterir, net bir cevap verirdi. Elif ise daha farklıydı. Kelimelerin sadece harflerden ibaret olmadığını, anlamlarının ardında duygular taşıdığını düşünürdü. O yüzden bu kelimenin ağırlığını hissetmek isterdi.
Bir Kelime, İki Yaklaşım
“Ali,” dedi Elif, sınıfın kapısında onu görünce. “Sence ‘kasıt’ nasıl yazılır?”
Ali hiç düşünmeden cevap verdi: “Basit. TDK’ye göre doğru yazımı kasıt. ‘Kasit’ değil, ‘kasd’ değil. Tek ve doğru hali bu.”
Elif gülümsedi. “Biliyorum… Ama ben sadece harfleri sormuyorum. Bu kelimeyi yazarken, niyetimizi de yazmıyor muyuz? Hani bazen biri bizi incitmek için bir söz söyler ya, o zaman ‘kasıtlıydı’ deriz. O kelime artık bir niyetin adı olur.”
Ali sustu. Çünkü Elif’in söylediği şey, sadece dilbilgisiyle değil, insan doğasıyla ilgiliydi. O, kelimelere stratejik gözle bakıyordu; Elif ise onların duygularını hissediyordu.
TDK’ye Göre Doğru Yazımı
Bir an duralım ve kelimeye teknik gözle bakalım: Türk Dil Kurumu’na göre “kasıt” kelimesi bu şekilde yazılır. Yanlış kullanımlar ise şunlardır:
- ❌ kasıtlı → ✅ kasıtlı (doğru hali)
- ❌ kasit → ✅ kasıt
- ❌ kasd → ✅ kasıt
“Kasıt” kelimesi Arapça kökenlidir ve “bir şeyi bilerek ve isteyerek yapma” anlamını taşır. Ancak bu tanım, gerçek hayatta çok daha derin bir yere dokunur.
Empati ile Strateji Arasında Bir Kelime
Elif ve Ali’nin yolları bu kelimeyle kesiştikçe, aralarındaki diyaloglar daha derinleşti. Ali, “kasıt”ın bir hukuk terimi olarak suçun bilerek işlenmesi anlamına geldiğini anlatırdı. Elif ise insanların niyetlerinin kelimelere nasıl sızdığını örneklerle gösterirdi.
“Birini istemeden kırarsın, o taksir olur belki,” derdi Elif, “Ama bile bile söylediğin o söz, ‘kasıt’tır. Ve yazımı kadar anlamı da ağırdır.”
Ali içten içe bu bakış açısını anlamaya başladı. Çünkü dünyada sadece kurallar yoktu; ilişkiler, duygular ve niyetler de vardı. Erkeklerin genellikle çözüm odaklı, kadınların ise daha empatik yaklaşmasının nedeni belki de buydu: Aynı kelimeye bile farklı anlamlar yükleyebiliyorlardı.
“Kasıt” Kelimesi Hayatta Ne Anlama Gelir?
Günün sonunda sınav bitti, ama Elif ve Ali’nin “kasıt” üzerine sohbeti bitmedi. Çünkü mesele artık sadece bir kelimenin doğru yazımı değildi. Mesele, niyetin gücüydü.
Bir ilişkide, bir tartışmada, bir mesajda… “Kasıtlı” olan ile “kasıtsız” olan arasındaki fark, çoğu zaman kalp kırıp kırmamayı belirler. Belki de bu yüzden TDK’deki sade tanımın ötesinde bir anlam taşır bu kelime.
Okura Sorular: Sen Ne Düşünüyorsun?
- Bir sözün ya da davranışın kasıtlı olup olmadığını nasıl anlarsın?
- Sence kasıt sadece bilerek yapmak mıdır, yoksa bazen “susmak” da kasıt olabilir mi?
- Kelimelerin yazımı kadar niyetinin de doğru olması gerektiğine inanır mısın?
Sonuç: Bir Kelimeden Fazlası
“Kasıt” kelimesi sadece bir dil bilgisi sorusu değildir; hayatın tam ortasında duran bir aynadır. Yazımı kolay, anlamı ağırdır. Belki bu yüzden Elif ve Ali’nin hikâyesi hepimize şunu hatırlatır: Doğru yazmak kadar, doğru niyetle söylemek de önemlidir.
Ve işte bu yüzden… “Kasıt” sadece nasıl yazıldığını değil, nasıl yaşandığını da gösterir bize.